Görevi Kötüye Kullanma Suçu
Görevi kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunumuzun 257. maddesinde, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” alt başlığı altında düzenlenmiştir. İki fıkra ile kaleme alınmış söz konusu düzenleme;
1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
hükümlerini amirdir.
Hükmün kanundaki yeri ve lafzı dikkate alındığında suçla korunan hukuki değerin kamu idaresine duyulan güven ve bunun işleyişi olduğu görülecektir.
Görevi kötüye kullanma suçunun faili ise, aynı alt başlık altında düzenlenmiş diğer suçlardan olan irtikap ve zimmet suçlarına paralel olarak, ancak ve ancak bir kamu görevlisi olabilir. Kamu görevlisi sıfatını haiz olmayan kişiler ise suçun ancak azmettireni yahut yardım edeni olarak değerlendirilebilecektir.
Görevi kötüye kullanma suçu, kanun koyucu tarafından diğer görev suçlarını tamamlayıcı nitelikte düzenlenmiştir. Suça konu fiilin kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmış başka bir suçun tipikliğini sağlıyor olması halinde görevi kötüye kullanma suçu oluştuğu kabul edilmeyecek, o suç ile ilgili hükümler uygulanacaktır. Örneğin somut bir olayda bir kamu görevlisinin, idaresine bırakılmış bir parayı uhdesine geçirmesi halinde söz konusu hareket ayrıca zimmet suçunun şartlarını sağlıyor olabilecek, bu halde fail görevi kötüye kullanma suçundan dolayı değil, TCK m.44 hükmü gereği zimmet suçuna göre sorumlu tutulacaktır.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Şartları
Görevi kötüye kullanma suçunun vukuu için, suçun unsuru hareketlerin kamu görevlisince görevi doğrultusunda ve bu görevin gereklerine aykırı şekilde icra edilmesi gerekir. Bu hareketlerin ise kişilerin mağduriyeti veya kamunun zararı yahut kişilere haksız bir menfaat sağlanması ile neticelenmesi gerekir. Yani kamu görevlisinin görevine aykırı davranışı sonucu, bu üç neticenin hepsinin aynı anda oluşmuş olması gerekmeyecek, yalnız birinin meydana gelmesi suçun tamamlanmış olması için yeterli olacaktır. Kanun açıkça suçun oluşması için somut bir netice öngördüğünden bu üç sonuçtan herhangi birisini ortaya çıkarmayan hareketler görevi kötüye kullanma suçu teşkil etmeyecektir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Çeşitleri
Görevi kötüye kullanma suçunun iki farklı şekilde işlenebileceği kanun koyucu tarafından iki ayrı fıkra ile hükme alınmış, her biri için ayrı yaptırımlar öngörülmüştür. Kanun hükmüne bakıldığında suçun görevin gereklerine aykırı hareket edilerek ve görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle iki ayrı şekilde işlenebileceği anlaşılmaktadır. Bu iki ayrı hareket suçun seçimlik hareketlerinden olmayıp, her bir hareket ayrı bir suç teşkil etmektedir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Görevin Gereklerine Aykırı Hareket Edilerek İşlenmesi
Kamu görevlisinin, görevinin gereklerine doğrudan aykırı hareketler ile işlenmiş olduğu hallerde, görevi kötüye kullanma suçunun işbu şekli oluşmuş olacaktır. Bir örnek ile açıklamak gerekirse bir icra memurunun, usulüne uygun bir yetkilendirilmesi bulunmaksızın, bağlı olduğu icra müdürü adına hukuka aykırı biçimde kendi yetkisinde olmayan işlemler gerçekleştirmiş ve bunun da kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına yahut kişilere haksız bir menfaat sağlanmış olmasına yol açtığı hallerde görevi kötüye kullanma suçunun, görevin gereklerine aykırı hareket edilmek suretiyle işlenmiş olduğundan bahsedilebilecektir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Görevin Gereklerini Yapmakta İhmal veya Gecikme Göstermek Suretiyle İşlenmesi
Kamu görevlisinin, görevinin gereklerini yerine getirmekte ihmal veya gecikme göstermiş olması ve bunun da kişilerin mağduriyetine, kamunun zararına veya kişilere haksız bir menfaat sağlanmasına yol açmış olması ile görevi kötüye kullanma suçunun, hükmün ikinci fıkrasında yer alan bu şekli oluşmuş olacaktır. Örneğin bir icra müdürünün, dosya taraflarından birinin hukuka uygun talebini kanunun emrettiği süre içerisinde kasıtlı bir ihmal göstermek suretiyle yerine getirmekten kaçınmış olduğu hallerde görevi kötüye kullanma suçunun ihmal göstermek suretiyle işlendiği kabul edilecektir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Cezası Nedir?
Görevi kötüye kullanma suçunun, TCK m. 257/1 hükmünce, görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle işlenmiş olduğu hallerde suçun failine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Görevi kötüye kullanma suçunun, ilgili hükmün ikinci fıkrası gereği, görevin gereklerinin yerine getirilmesi noktasında ihmal yahut gecikme göstermek suretiyle işlenmiş olduğu hallerde ise suçun faili 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunda Görevli Mahkeme Neresidir?
Görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin yargılamalarda görevli mahkemeler, suça öngörülen ceza miktarı göz önünde tutulmak suretiyle Asliye Ceza Mahkemeleri’dir.
Ceza yargılamalarında kişinin özgürlüğünün tehdit altında olması ve olası bir mahkumiyet kararı ile kişinin iç ve dış dünyasında son derece olumsuz değişiklikler oluşmasının kaçınılmaz olması ile, süreç hakkında en doğru ve sağlıklı bilgilendirme için uzman bir ceza avukatına başvurulması hayati önem arz etmektedir.