Tutuklama Nedir?
Tutuklama, bir suçun işlendiği yönünde kuvvetli şüphe oluşturan somut delillerin ve kanunda belirtilen tutuklama sebeplerinin bir arada bulunması hallerinde, kanunda öngörülmüş süreler ile sınırlı ve ölçülü olarak, maddi gerçeğe erişilmesi adına şüpheli veya sanığın ceza muhakemesi sürecinde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasına yönelik bir koruma tedbiridir.
Tutuklama Şartları Nelerdir?
Tutuklama kararı verilebilmesi kanunda birtakım şartların varlığına tabi tutulmuştur. Bunlardan ilki suçun işlendiği yönünde kuvvetli şüphe oluşturan somut delillerin, gelinen aşama itibariyle soruşturma yahut kovuşturma dosyası içerisinde hukuka uygun bir biçimde yer alıyor olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken tutuklama için bir olayda kuvvetli suç şüphesinin bulunması tek başına yeterli olmayacak, bu kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunması, hatta bu delillerin de somut nitelikte ve hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekecektir.
Tutuklama kararı verilebilmesi için ikinci şart ise, kanunda öngörülen tutuklama nedenlerinden birinin bulunduğu yönünde kuvvetli şüphenin bulunmasıdır.
Üçüncü olarak tutuklama kararı verilebilmesi için, isnat edilen suç ve olası ceza miktarının alt ve üst sınırları yahut güvenlik tedbiri ile ölçülü olması gerekmektedir.
Tutuklama Nedenleri Nelerdir?
Tutuklama nedenleri olarak kanun koyucu iki hali hükme bağlamıştır. Bunlardan ilki şüpheli veya sanığın kaçma, saklanma veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması halidir. İkincisi ise şüpheli veya sanığın delilleri karartma, değiştirme, gizleme yahut tanık yahut mağdurlar üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunulmasına yönelik kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunduğu hallerdir.
1)Şüpheli veya Sanığın Kaçma, Saklanma veya Kaçacağı Şüphesi
Muhakeme evresinde gelinen aşamada, şüpheli veya sanığın kaçma, saklanma veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması halinde tutuklama nedenlerinden birinin var olduğu kabul edilecektir. Burada da dikkat edilmesi gereken, şüpheli veya sanığın kaçma şüphesinin mutlaka somut olgular ile destekleniyor olması gerekir. Örneğin şüpheli veya sanığın sabit ikametgah sahibi olmaması her ne kadar bir kaçma şüphesi olarak değerlendirilebilirse de, bu hususun kolluğun kişinin adresinde bulunamadığına dair tuttuğu ve dosyaya yansıyan tutanaklarıyla yahut başkaca somut olgular ile de destekleniyor olması gerekmektedir.
2)Şüpheli veya Sanığın Delil Karartma, Tanık veya Mağdurlar Üzerinde Baskı Yapma Girişiminde Bulunma Şüphesi
Şüpheli veya sanığın davranışlarının, suçun delillerini karartma, değiştirme veya yok etme yahut suçun mağdurları veya tanıklarına baskı yapmaya yönelik hareketler sergileyeceğine ilişkin kuvvetli şüphe oluşturduğu haller de bir başka tutuklama nedeni olarak düzenlenmiştir. Mutlaka belirtilmesi gerekir ki, tutuklama kararı verilebilmesi için, her iki tutuklama nedeninin varlığı konusunda da mutlaka kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması şartı aranacaktır.
Tutuklama Nedenlerinin Varlığının Kabul Edildiği Suçlar
Tutuklama için her ne kadar bu iki nedenden birisinin bulunması gerekmekte ise de, bazı suçlar için yalnızca suçun işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan somut delillerin varlığı ile ayrıca bir tutuklama nedeni aranmaksızın, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilecektir. Buna göre;
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
4. İşkence (madde 94, 95)
5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
6. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
7. Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
8. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
9. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin [3] ve [4] numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar,
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,
g) (Ek: 04/04/2015 YT – 6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar,
h) (Ek: 04/04/2015 YT – 6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlarda tutuklama nedenlerinin varlığı otomatik olarak kabul edilecektir.
Tutuklama Kararını Kim Verir?
Tutuklama kararını soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı istemi üzerine sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise talep üzerine veyahut re’sen mahkeme verebilir.
Tutuklama Kararı Nasıl Olur?
Gerek sulh ceza hakimi, gerek mahkeme tarafından verilen tutuklama yahut tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda mutlak surette gerekçe bulunmak zorundadır. Bu gerekçede, kuvvetli suç şüphesinin varlığının, tutuklama nedenlerinin bulunduğunun ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunun belirtilmesi zorunludur. Ayrıca bu kararda, şüpheli veya sanık hakkında adli kontrol tedbiri hükümleri uygulanmasının gelinen aşama itibariyle yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenler gösterilir. Kararın içeriği de şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir ve kararın bir örneği yazılı olarak verilir, bu husus ayrıca kararda belirtilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir.
Tutuklama Kararına Nasıl İtiraz Edilir?
Tutuklama kararlarına karşı, 7 gün içerisinde kararı veren merciye dilekçe yahut zapta geçirilmek koşulu ile zabıt katibine sözlü olarak yapılacak bir istem ile itiraz olunabilir. Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık ise bulunduğu ceza infaz kurumu yahut tutukevi müdürüne vereceği bir dilekçe yahut sözlü beyanda bulunmak suretiyle de, hakkında verilmiş olan tutuklama kararına itiraz edebilir.
Ayrıca şüpheli veya sanık, soruşturma veya kovuşturma evrelerinin her aşamasında salıverilme isteminde bulunabilir.
Cumhuriyet savcısı da şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler.
Tutuklama Kararı Nasıl Kaldırılır?
Tutuklama kararına itiraz edilmesi halinde, tutuklama kararını vermiş olan merci itirazı yerinde görürse tutuklama kararını kaldırır ve şüpheli veya sanığın derhal salıverilmesine hükmeder. Yerinde görmez ise itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir. Yetkili merci itirazı yerinde görürse tutuklama kararını kaldırır ve şüpheli veya sanığın derhal salıverilmesine hükmeder. Yetkili merciin itirazın reddine ilişkin kararı kesindir.
Ayrıca soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde de şüpheli derhal serbest kalır.
Tutuklulukta Geçecek Süre Ne Kadardır?
Tutuklulukta geçecek süre, soruşturma ve kovuşturma evreleri yönünden farklılık arz etmektedir. Buna göre kovuşturma evresinde ağır ceza mahkemelerinin görev alanı dışında kalan suçlar için tutukluluk süresi en fazla 6 aydır. Ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda ise bu süre 1 yıl olup, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok 1 yıl 6 ay olup, gerekçesi gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir.
Kovuşturma evresinde ise ağır ceza mahkemelerinin görev alanına girmeyen suçlarda tutukluluk süresi en çok 1 yıl olup, zorunlu gerekçeleri gösterilmek suretiyle bu süre en fazla 6 ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda ise tutukluluk süresi en çok 2 yıl olup, bu süre zorunlu gerekçeleri gösterilmek suretiyle 3 yıl daha uzatılabilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda ise tutukluluk süresi en fazla 5 yıl uzatılabilecektir.
Şüpheli veya sanığın onbeş yaşını doldurmuş, onsekiz yaşını doldurmamış olduğu hallerde bu süreler 3/4 oranında, onbeş yaşını doldurmamış olduğu hallerde ise yarı oranında uygulanacaktır.
Tutuklanan Kişi Nereye Götürülür?
Tutuklanmasına karar verilen şüpheli veya sanık, tutuklama kararını veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan tutukevine konulur. Fakat uygulamada tutukevlerindeki yoğunluk sebebiyle tutuklanan şüpheli veya sanıklar genellikle en yakın cezaevine gönderilmektedirler.
Tutuklulukta Geçen Sürenin Cezadan Mahsubu
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tutuklulukta geçirilen süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir.
Tutuklama Yasağı
Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
Tutukluluk doğrudan bireyin mutlak hürriyet hakkına doğrudan müdahale eden bir koruma tedbiridir. Ayrıca tutukluluk için öngörülen süreler ile uygulamadaki tutukevi şartları da göz önünde tutulduğunda ceza muhakemesi sürecindeki sonuçları en ağır koruma tedbiri tutuklamadır. Dolayısıyla konu ile ilgili en doğru şekilde aydınlatılmak ve bu süreçteki hakların en iyi şekilde muhafaza edilmesini sağlayabilmek adına uzman bir ceza avukatı yardımından faydalanılması kaçınılmaz derecede önem arz etmektedir.